Yaşamaya Çalışıyorum

Resim
  Son yazıyı yazalı epey bir zaman olmuş. İşten güçten kafamı kaldıramadım bir türlü. Yaz sezonu olduğu için ve hiç bir iş yerinde de eleman tam olmadığı için, bir birimizi idare etmek zorunda kaldık. Nefret ediyorum insanların emeğini sömüren, bu tip iş yerlerinden veya dinazorlaşmış kurumlardan. Ne demek eleman eksik, ne demek bir birimizi idare edelim. Ben buraya senin işlerin yürüsün, seni idare edeyim diye mi geliyorum. Bu nasıl bir yüzsüzlük, nasıl bir pişkinlik, nasıl bir utanmazlık. Geçimimi sağlamak için, isteyerek gelmediğim dünyada, sırf hayatımı devam ettirebilmek için geliyorum o iş yerine. Hoş senin verdiğin 3 kuruşla devam da etmiyor ya o hayat, işte birde seni idare edeyim. Aman sen çok kazan, işlerin bozulmasın. Yaşamaya yüzüm yok zaten de, bu memlekette hiç yaşayasım gelmiyor arkadaş. Nerede toplama, süprüntü, elek altı insan varsa, bu coğrafya ya toplanmış. Mikrop yuvası resmen.   Hoş hali hazırda çalışmayı seven bir insan değilim ama böyle emeğim gasp edilince de, g

Zeki ALASYA Öldü Ama Rahat Edemedi

Zeki ALASYA Öldü Ama Rahat Edemedi
Bugün, ciddi manada sanat camiasının önemli isimlerinden biri, Zeki ALASYA vefat etti. Ben ve belkide benim gibi bir çok insan küçükken onu Metin AKPINAR'la kardeş sanmıştır. Birbiriyle çok uyumlu ve başarılı iki usta isim. İnsanların yüzünü güldürmeyi başarmış nadir insanlardan. Türk tiyatro ve sinemasına gerçekten emek vermiş ve belli bi noktaya taşımayı başarmış nice güzel insanlardan birisi. Galiba herkes en az bir filmini izlemiştir. İzlemediyse de bence hemen en az birini izlemeli. Devekuşu kabare gibi tiyatrolarıda izlemeye değerdir, benim nezlimde. Benim açımdan, benim gözümden Zeki ALASYA böyle bir insandı ve ben arkasından Rahmet diliyorum.

Ancak ölümünden sonra, rahmet dileyenler gibi bir çok insan dinsizlikle, masonlukla ve buna benzer söylemlerle daha mezara konmadan kemiklerini sızlattılar. Bu zamana kadar sizi güldüren bir sanatçıyı, nede çabuk harcayıp bitirdiniz. Daha düne kadar, 7 den 70 her filmine kahkaha atarak izliyordunuz. Ayrıca Zeki ALASYA'nın kendi ağzından masonluk açıklamaları, röportajları internet üzerinde rahatça ulaşılabiliyor. Adam müslüman değilim de demiyor. Hadi hepsini geçtim neden sanatçıyı sanatıyla değerlendirmiyoruz. Neden bunca emeğini, hakkını yiyoruz ve ölmüş adamın arkasından atıp tutmaya başlıyoruz. Son zamanların modası da bu galiba. Ölünün arkasında prim yapmak. Türkiye'de, sanata birşeyler katmış bu insanın arkasından atıp tutulanları hiç anlamıyor ve en azından emeğe ve emekçiye sahip çılmasını diliyorum. Sahip çıkamadıklarımızın da arkasında bari atılmasın istiyorum.

Kısaca Zeki ALASYA hakkında:
18 Nisan 1943 yılında İstanbul'da doğdu. Robert Koleji'nin orta bölümünü bitirdi. Sanat hayatına 1959'da MTTB tiyatrosunda amatör olarak başladı. Bir süre dekoratörlük ve rehberlik yaptı. Çeşitli tiyatrolarda çalıştıktan sonra Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı.Film çevirmeye 1973'ten sonra başladı. Metin Akpınar ile birlikte Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdular. Birçok filmde yer aldı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Sizlerin yorumlarını ve Zeki ALASYA hakkındaki fikirleriniz merak ediyorum. Sizce Zeki ALASYA nasıl bir sanatçıydı?

Yorumlar

Popüler

İşe Girişlerde Sağlık Raporu Karmaşası

Yeniden Çalışmaya Başlıyorum

Agar.io Yeni Efsane Oyun Yolda