Çok uzun zamandır, hiç hayal kurmadığımı farkettim. Oysa hayal kurmak, ekmek aş gibiymiş. İnsan nasıl yemeden, içmeden yaşayamıyorsa, hayalsiz hedefsizde yaşayamıyormuş. Ben hayata o kadar kaptırmışım ki kendimi, hayallerimden ve hayal kurmaktan vazgeçmişim. Çok uzun zamandır, kendime hiç vakit ayırmıyorum. Bir hobim yok mesela. Sıkılıp, bunalınca kendimi deşarj edeceğim bir aktivitem yok. Bom boş robot gibi yaşıyorum. Günler gelip gelip geçiyor, ömürden çalıyorum adeta.
Aslında hayallerden uzaklaşmam, sürekli mutluluğu yarınlara ertelememden kaynaklandı. Şimdi sırası değil, ilerde, daha sonra derken tamamen unuttum ben yaşamayı, mutlu olmayı. Bu aslında birazda küçüklüğümden geliyor herhalde. Küçükkende eşyalarıma, en sevdiğim oyuncaklarıma kıyamaz, hep yarınlara saklardım.
Hiç unutmam, bi tane pastel boya hediye gelmişti kardeşimle bana. Kardeşim, o boyaları gelir gelmez kullanmaya başlamış, tadını çıkartmıştı. Ben o kadar çok sevmiştim ki, yiyesim geliyordu. Öyle hoşuma gitmişti ve kullanmaya kıyamamıştım. Sonrasında yıllar geçti, ben boya çağından uzaklaştım, okulum bitti, büyüdüm ve artık benim için bi değeri kalmadı.
Ben o sevinci mutluluğu yarınlara erteledim ve yaşanması gereken, zamanında yaşanınca değerli olan o sevinci, o mutluluğu elimden kaçırdım. Benim için, o boyalar bi anlam ifade etmez oldu ve en nihayetinde onlarıda kardeşime verdim. Sonuç olarak ben, yaşanması mümkün mutluluğu yaşamadım. Sonrası için erteledim ve o mutluluğu tekrar yaşayamadım.
Şimdilerde kullandığım ilaçlarında etkisiyle, hatalarımı anlayıp, telafi etme yolunda ilerliyorum. Yeniden hayal kurmaya başladım. Kendime soruyorum, neler yapmaktan hoşlanırsın diye. Sanki kendimle yeni tanışıyor, kendimi yeni tanımaya başlıyorum gibi. Kendi hobilerimi öğrenmeye başlıyorum. Nelerden zevk aldığımı, önceleri neler yaptığımı düşünüyorum.
Yıllardır tek hobim bilgisayar olmuş. Öyleki, bilgisayarda sadece oyun oynamak değil. Onu bozup tamir etmek, yazılım öğrenmek, bilgisayarla vakit geçirmek beni mutlu etmiş ve hatta hayata tutunmama sebep olmuş. Başıma kötü bişey gelince kendimi bilgisayara kapatıp, onunla aşmışım o sorunları ama zamanla bilgisayarı da bırakıp, boşlukta savrulmaya başlamış ve hiç bişey yapmaz olmuşum.
İlk bilgisayarımı almadan önce hayalini çok kurdum. Hayali bile bana mutluluk veriyordu. Matematik dersinde, sıkılınca defterin arkasına bilgisayar resmi çizer uzun uzun bakardım ona. Şimdilerde yeniden eski hobilerime dönemeye başlıyorum. Dönecek bi bilgisayarım yok ama. 7 yıldır kullandığım bi yadigar var elimin altında, onunda kendine mecali yok.
Bilgisayar almam lazım, onada param yok. Yeniden bilgisayar hayali kurmaya başladım. Bu sefer hayal diye birazda çıtayı yüksek tuttum. Nerdeyse bi araba parası olan bilgisayar hayalim var. Param olsa bile alacağımdan şüpheliyim ama olmasınıda çok istiyorum. Fiyatların bu kadar artması, bilgisayarıda lüks bir hobi haline getirdi. Gerçi memlekette yaşamak bile lüks olduya neyse... Hayalini kurduğum bilgisayarın reminide şuraya bırakıyor, veda ediyorum bu yazıya.
Yorumlar
Yorum Gönder