Aşağı yukarı son bir aydır çok yoğunum. Yurt dışından gelecek dediğim miasfirim geldi. Onu ağırladım. Baya baya tüm vaktimi, ona harcadım. Getirilecek, götürelecek yerler oldu. Gezme tozma derken tüm günüm onunla ilgilenerek geçti. Uğurladıktan sonrada iş başı yaptım. Bi koşuşturmacadır gidiyor. Son bir ayda, hayatla alakalı baya tecrübe edindim. İnsanları daha bi yakından tanıma fırsatı buldum. Kimde ne kadarım, kim bende ne kadar baya anladım ve gördüm. Dünyanın menfaat üzerine kurulu olduğu gerçeğini kabullendim artık. Evrensel doğrular ve kişinin kendi doğruları olduğunu anladım. Yeri geldiğinde, hatta neredeyse her zaman, insanların kendi doğrularını, evrensel doğrular gibi karşısındakine kabul ettirmeye çalıştığını gördüm. Eğri insana, doğru laf söylemenin, beyhude bir çaba olduğunu anladım. Bu hayatta mutlu olmak istiyorsan, insanları takmamak gerektiğini ve değiştirip düzeltmeye çabalamamak gerektiğini tecrübe ettim.
Ben bu zamana kadar, hep doğrucu Davut modunda yaşadım hayatı. Karşımdaki insan zarar görecekse, onu o yoldan çevirmek için, kendimi feda edercesine çırpınırdım. Sonra gördüm ki, benim çabalarım boşa. Kimileri dinleyerek, kimileri yaşayarak tecrübe ediyor bu hayatı. Eğer o insan bir kere söylenen laftan anlamıyorsa, o olayı mecbur yaşayarak tecrübe etmesi lazım ve bunun önüne geçilmiyor. Sen kendini paraladığınla kalıyorsun. O yüzden artık bıraktım insanlar adına kaygılanıp, kendimi harap etmeyi. Bakıyor, gözlemliyorum. İnsanlık adına bir kere uyarımı yapıyorum ve sonrasına karışmıyorum. Herkes kendi hayatını yaşıyor sonuçta. Herkesin kendine has doğruları ve yanlışları var.
Çoğu zamanda menfaati yönünde, yanlışları bile doğru kabul edip, hem kendilerini, hem diğer insanları kandırıyorlar. Yada kandırdıklarını sanıyorlar. Bende artık herkes gibiyim. Menfaatim kadar varım ve menfaatim bittiğinde yok olurum. Birde en acısı, menfaat bitince, o melek görünen insanların, gerçek yüzleri çıkıyor ya ortaya, işte insanın kahrolduğu nokta, tamda burası. Nasıl bir sabır ve ustalık var sizlerde, nasıl güzel rol yapıyorsunuz. Hepinize helal olsun, herkes oskarlık oyuncu olmuş bu hayatta. Herkes kendi hikayesinde, baş rolü oynuyor. Bi biz varmışız, tüm gerçeklerle yaşayıp hayatı kendimize zehir eden.
Halbuki ne gerek var, sayılı nefesim var benimde. Kafama ve kendi doğrularıma göre yaşar, keyfime bakarım bende. Yakın zamanda kendimi güzelce pazarlamayı da öğrenirsem, hiç bir eksiğim kalmayacak. Sahip olmadığım şeylere sahipmişim, olmayan huzurumu varmış gibi göstermeyi falan, öğrenmem lazım. Millet birbirini yiyor, dışarıya can ciğer görünüyor. Herkes mi mükemmel lan bu hayatta. Millet ne güzel hayatlar yaşıyor anasını satıyım. Yalan dolandan ibaret tüm dünya. Gerçi benimki de laf, dünyanın kendisi yalan zatende. Neyse öğreniyorum bu hayatı yavaş yavaş. Bu insanların psikolojisi hakkında, daha çok yazacağım, detaylı olarak.
Yorumlar
Yorum Gönder